ZULÜM METNİ ve KITLIK

ZULÜM METNİ ve KITLIK
ALPEREN GÜRBÜZER

Hergeçen gün iman halkası genişleyince Kureyşliler, Haşim ve Muttalipoğulları ile hertürlü alışveriş ve ilişkiyi kesme kararı aldılar.
Böylece toplantıda alınan kararlar bir metne bağlanarak Ebu Talip’in yüzüne karşı okunarak yürürlüğe girdi. Tabi bu durumda Ebu Talip sinirlenerek; Yeğenini son ana kadar koruyacağına, gerekirse mücadeleye hazır olduğunu yüzlerine karşı haykırarak oradan uzaklaşıverdi.
Müşrikler karar aldıkları anlaşma sahifesini de Kâbe içine astılar. Artık Ebu Talip mahallesine çoktan kara bulutlar çökmeye başlamıştı bile. Bundan böyle bu mahalleyi bekleyen açlık, çile ve bir dizi müeyyideler vardı çünkü.
Alınan bu kararlarla bırakın insanları, hayvanlar bile açlıktan kırılmaya başlamıştı. Öyle ki dışardan içeriye hiçbir şekilde bir şey sokulmuyordu, adeta kuş uçurulmuyordu.. Arasıra akrabalık bağlarından dolayı ufak tefek sızmalarda olsa da, onlarda derhal müdahele ile önlenebiliyordu. Ebu Talip mahallesinin sakinlerinin açlıktan iniltileri gökkubbede yankılanıyordu sanki. Açlıktan nefesleri kokuyordu adeta, zulüm üç yılın doldurmuştu ki Rasulüllah (s.a.v) bir gün amcası Ebu Talip’i buldu ve ona şunları söyledi:
— Hani o anlaştıkları sahife var ya, o sahifenin ‘Bismike Allahümme’( Allah’ım senin isminle) yazılı kısmı hariç ağaç kurtları tarafından yenildi.
Ebu Talip:
— Peki, bütün bunlardan nasıl haberdar oldun?
Rasulü Ekrem(s.a.v):
— Rabbim bildirdi.
Ebu Talip derhal Kureyş’in ileri gelenlerini buldu, şu teklifi götürdü:
- Artık o insanlara yaptığınız insanlık dışı muamelelere son verin, yeterince ölüme terk ettiniz zaten.. Yeğenim Kâbe’nin içine astığınız boykot metninin ağaç kurtları tarafından yenildiğini, sadece ‘Bismike Allahümme’ ibaresinin kaldığını söylüyor. Eğer dediği gibi çıkarsa bu insanlara uyguladığınız baskılara son verecek misiniz?
Sözlerine en can alıcı hususu ilave etti:
— Eğer Yeğenimin dediği çıkmazsa size teslim edeceğime söz veriyorum, kabül ediyor musunuz?
Tereddüt etmeden hep birlikte:
— Peki, kabül ediyoruz cevabını verdiler.
Beraberce Kâbe’ye doğru gittiler, kapılar açıldı, birde ne görsünler gerçektende Rasulüllah ‘ın haber verdiği gibi anlaşma sahifesindeki O ibare hariç, ağaç kurtları tarafından yok edilmişti. Şaşırıp kaldılar, o an ne yapacakların bilemediler, ama devreye Ebu Cehil kurnazlığı giriverdi,
Ebu Cehil yine Cehilliğini göstererek:
— Ben inanıyorum ki senin yeğenin en büyük sihirbazdır, sözleriyle sabote etmeye çalıştı.
Şimdi sıra Ebu talip’e verilen sözün yerine getirilmesiydi, nitekim de bu arada Mutim ayağa kalktı, sahifeyi indirdi beklemeden herkesin gözü önünde yırtarak üç senedir devam eden zulme son verdi ve böylece zulüm sahifesinin defteri dürüldü... Onlar için yeni bir günün başlangıcı idi. Nitekim, ‘oh be dünya varmış’ dercesine, Ebu Talip mahallesinde uzun süredir aç susuz cefa içerisinde mahzur kalanlar tekrar evlerine kavuşmanın sevincini yaşadılar..
Boykot metni çok ağır olmuştu, yinede buna da şükür demekten başka çare yoktu…
Yine de zaman içerisinde Rasulullah ile birlikte olan arkadaşlarına baskı yapmaktan geri durmadılar. Bu durumda Allah’ın Rasulü dayanılmaz işkenceler karşısında ellerini açtı:
- Allah’ım onlara Yusuf Peygamber devrinde verilen kıtlık gibi kıtlık ver..’ diye münacatta bulundu.
Müthiş kuraklık başladı, bütün şiddetiyle devam eden kıtlık sonucundaAllah Rasulüne gelmek zorunda kaldılar, Ebu Süfyan:
— Ey Muhammed! Sen akrabalığa önem veren birisin. Kavmin açlıktan mahvolacak, Allah’a dua ette kurtulalım..
Habib-i Kibriya Efendimiz(s.a.v):
— Peki, dua ederim, duam kabül olunca iman edecek misiniz? Sualini yöneltti.
Ebu Süfyan:
— Evet, dedi.
Bu arada Allah Rasulünü vahiy hali sardı. Zaten inen vahiy de bu konu ile ilgili idi:
— Ey Rasulüm gökyüzünün kesif bir dumanı getireceği günü gözle. Bu duman insanları bürüyüp örter. Bu açık bir azaptır. Ey Rabbimiz biz hakikatı anlayan, inanan kişileriz derler’’( Duhan 10–11)
Rasulullah kıtlığın kaldırılması için dua etti, ardından yağmurlar yağdı ve normal hayata dönüldü ama, Ebu Süfyan verdiği sözü çoktan unutmuştu bile.
Yüce Allah(c.c):
-‘’ Onlar için düşünmek, ibret almak nerede? Ama onları büyük bir şiddetle yakalacağımız gün. Evet, o gün biz intikam alacağız’ (Duhan 13–16) beyan buyurdu.
Aslında nüzul olan bu ayeti kerime ile Bedir’e işaret ediliyor ve kıyamet gününe kadar uzanan ilahi ceza vurgulanıyordu.